Nefes almak kadar basit bir eylem, nasıl da anlam kazanıyor zorda kalınca.Sessiz gidişe yaklaşınca beden, son çırpınışlarını nasıl da ürkek yaşıyor. Konuşmak ne kadar da önemliymiş meğer. Görebilmek sonsuz rengi bir arada. Olabildiğince yeşil, olabildiğince mavi... Duyabilmek tüm notaları, her vuruşu hissedebilmek. Kimi zaman mutlu olmak, kimi zaman kahkaha atabilmek. Hüzünlenmek bazen, için için ağlayabilmek.
Kıymetini bilmiyoruz yaşamanın, sahip olduklarımızın. Sevdiklerimize sarılmıyoruz sıkı sıkı. Yarınlara bırakıyoruz bütün güzelliklerı. Her gün bugün ve biz bugünü de anlamsız geçiriyoruz. Yıllar sonrasına plan yapıp, şimdiyi yaşamıyoruz. Şimdiyi yaşama hakkının bir gün elimizden alınacağını bildiğimiz halde vurdum duymazlık yapıyoruz.
Tükeneceğini biliyoruz zamanın bir gün bizim için. Biliyoruz tükenecek, ama bile bile umursamıyoruz. Susmak, umursamamak işimize geliyor ve biz işimize geleni, işimize geldiği gibi yapıyoruz...