30 Ağustos 2014 Cumartesi

Yoruldum

“Rüzgar esiyordu usul usul.
Ve esen rüzgar, bir baba şefkatiyle, sevecen bir tavırla okşuyordu adamın suratını. Uzun süredir böylesine bir sıcaklık hissetmemişti adamın sevgiye susayan ruhu. Yaşama sevincini kaybetmiş,umutsuzluk deryasında beyhude kulaçlar atarak karaya ulaşmaya çalışan bu adam, hayata karşı dik durmaktan yorgun düşmüştü. Sanki şehir ona küsmüş, sanki her köşe başı ona küfür ediyordu. Her gün geçtiği sokağı tanıyamıyor, her sabah uyandığında burun buruna geldiği manzara ona yabancı geliyordu. Eskiden “Beni anlatıyor” dediği şarkının sözleri bile  alıp başını gitmiş, notalarını çırılçıplak, yapayalnız bırakmıştı. Geçen çileli yaşantısına baktığında iyi ki ile başlayan tek bir cümle bile kuramıyor, her anısı bir “keşke” ile suratına çarpıyordu. Nedenini aradığı her durum, karmaşanın merkezine çekiyordu onu. Zaman akıp gidiyor ve akan her saniye ondan bir şeyler götürüyordu. Ne bu zamana kadar okuduğu bir roman ya da şiir, ne de dinlediği bir şarkı; böylesi bir karmaşayı, böylesi bir üzüntü halini anlatmıyordu. Kimseyle paylaşamadığı sıkıntıları günler geçtikçe çığ gibi büyüyüp daha da çözümsüz bir hale geliyordu. Yaşadıkları yeterince ağırken, bir de üzüntüsünü paylaşacak kimsenin olmaması daha da çıkmaza sürüklüyordu onu. Düşünüyordu, uzun uzun düşünüyordu ama nafile. Her düşünce yeni bir kabus, her kabus yeni bir bitmişliğe, tükenmişliğe iteliyordu.”

Bu satırlarla başlamıştı adam hayatını anlatmaya. Kim bilir ne denli zor, ne denli engelli bir yaşamdan geçmişti. Kitabında hem tüm hayat tecrübelerini okuyucuya aktaracak, hem de kendini bir parça rahatlatacaktı. Üçüncü şahıs olarak kaleme aldığı kendi yaşamından biraz uzaklaşacak, kendisine uzaktan bakmanın tadına varacaktı. Yaşadığı sıkıntılar peşini hiçbir zaman bırakmayacak olsa da onlarla yaşamaya alışmak için kendine şans tanıyacaktı.

Ve devam etti adam kitabına…
Uzun uzun yazdı, hiçbir anı atlamadan uzun uzun…
Ve nihayet bitirdi bitmek bilmeyen sıkıntılarını anlattığı kitabını.
Yoruldu adam, çok yoruldu.

Kitabın son cümlesi de “Yoruldum” oldu.