Küçük Sahne’nin adı gibi küçük ama buram buram sanat ve emek
kokan salonuna adımımı attığımda gördüğüm dekorla büyülendim. Daha hiçbir
oyuncuyu görmeden insanın içini hoplatan, bir o kadar da emin bir tavır
sergilemesini sağlayan o muhteşem sahne. Haliyle “Güzel bir tiyatro
izleyeceğim” hissine kapılıyor insan.
Tiyatronun zili çalıyor ve kalabalığın bütün uğultusu kesiliyor. Bütün gözler tiyatro sahnesine dönüyor ve oyun başlıyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın son
günlerinde,Almanya’nın mağlubiyetinin belirginleşmeye başladığı zamanlarda,
Elsbeth Gartner’in evinde saklanan Rus askeri Nikolai Kalpak’ı fark etmesiyle
başlayan bir hikaye… Başlarda evinde barınmasına müsaade etmese de geçen birkaç
günde “aşk” boyutuna ulaşan bir ilişki…
Kocası asker olan ve savaşa giden
Elsbeth için karmaşık bir durum. Savaşın etkilerinin çok ağır hissedildiği bir
dönemde, geçimini terzilik yaparak sağlayan Elsbeth, verdiği hayat mücadelesi
yetmezmiş gibi birde aşkı ve korkuları arasında kalıyor. Bunun bir “Yasak Aşk”
olduğunu biliyor ve bunu saklayamamaktan korkuyor Elsbeth. Bir yandan kızı Martha
Gartner’dan bir yandan erkek düşkünü komşusu Schmittsche diğer yandan da iki
savaş görmüş, dedikodu yapmayı meslek edinmiş Buck Nine’den.
Almanya savaşı kaybediyor ve
asker olan eşi muhtemelen savaşta hayatını kaybettiği için eve dönmüyor.
Hayatındaki iki erkeği de kaybeden Elsbeth, savaşın yoğun dönemlerinde içinde
yaşadığı savaşı da kaybediyor.
Uyarı sonu.
Tiyatro oyuncuları; dekor,kostüm, ışık tasarımı,müzik direktörü,yönetmen... Yani tüm ekip, gerçekten de kusursuz bir iş çıkardılar.Oyuncular oyunculuklarıyla izleyenleri büyülerken kulağa gelen müzik, sahneye yansıyan ışık, o ışık altında dönemin izlerini yansıtan bir dekor ve kostümler.Kısacası büyük bir emekti izlediğim.
Oyunculara diyecek bir söz yoktu. Hepsi birbirinden başarılıydı ama aralarında dikkatimi çeken bir usta vardı. Büyük bir usta, Suna Selen... Hayatını tiyatroya adamış, bu mesleğe gönül vermiş bir oyuncu. Bir hafta önce karşılaştığımızda her ne kadar Türkiye'deki tiyatro için umutlarını yitirmiş, yevmiyeyle çalışmasından dolayı üzgün olduğunu söylese de; tüm umutsuzluğuna rağmen sahnede bir kez daha devleşti.
Aklımda bunlarla,muhteşem bir tiyatro izlemenin verdiği o müthiş hisle ayrılıyorum Küçük Sahne'den, kendisi küçük ama etkisi büyük olan sahneden...