Sonu yoktu yaşananların. Biliyordu...
Her an göz yaşı, her an hayal kırıklığıyla geçerken; mutlu olmak için uğraşmanın
beyhude bir çabadan başka bir şey olmadığını öğreniyordu. Örselenen yüreği; her
çırpınışında daha da duygusuz, hissiz bir insana çeviriyordu O’nu. Bunu bile
bile yürüdüğü yolu değiştirmiyor, kendine zarar vermek pahasına adımlarını
atmaya devam ediyordu. Hayalet bir şehirde, kalabalığın içinde ürkek bir
yalnızlık yaşıyordu.
Sessizliğe bürünmüş bir deniz
gibi usul usul nefes alıyordu. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi.Sanki canı hiç
yanmıyormuş ya da yaşadığı felaketlerin karşısında dimdik durabiliyormuş gibi.
Bu sessizlik bir fırtınanın mı habercisiydi? Yoksa kabuğuna çekilmiş, bir
bitmişliğin resmi miydi?
Hayır! Bu kadar çabuk
vazgeçmeyecekti.
Düşündü… Uzun uzun düşündü.
Saatlerce soğuk duvarların arasında kendiyle hesaplaşmak; dönüp arkasına
baktığında kendindeki ve hayatındaki değişimin farkına varmak onun için hiç
kolay olmadı. Geçmişini silmek istedi, olmayacağını bile bile denedi. Keşkelerin
o derin boşluğuna düşse de kendini toparlaması çok vakit almadı.
Tercihini yapmış; kendinden
emin olmasa da ayakta durmaya söz vermişti. Şimdi tutunacak bir dal, yaşamak
için bir amaç arayacaktı. Kim bilir belki de bulacaktı. Bunu şimdiden anlamak
epey güç hatta imkansızdı.
Gelecek için yorumlar yapıp
zaman kaybetmektense; yaşayıp kendisi görecekti neler olacağını. Hatalar
yapacaktı beklide. Belki de o hataların geri dönüşü hiç olmayacaktı. Belki
mutlu olacaktı. Mutlu olmak mı? Ne yani? Hayalini kurmaya korktuğu şey gerçek
mi olacaktı? Yüzünde belirginleşen tebessüm,bir anda kayboldu. O mutlu
olamazdı.O gülemez, o kahkaha atamaz... O bu hayatı gerektiği gibi yaşayamazdı.
Sonra durdu ve kapattı gözlerini. İçindeki ses feryatlarla soruyordu.
“Neden hata yapmaktan ve mutlu olmaktan bu
kadar korkuyorsun?”
Soru içinde öylesine
yankılandı ki; çarptığı her yer defalarca sızladı.Bekledi ve nihayet içinde
yankılanan ses sustu ve susar susmaz derin bir sessizlik hakim oldu etrafa.
Şimdi konuşsa tutulacak; sussa bu hesap gün geçtikçe kabaracaktı. Ya şimdi
cevaplayacaktı henüz cevabını bilmediği bu soruyu. Ya da zaman ilerledikçe daha
da ağır gelecek, daha da ezilecek; gün geçtikçe içini kemirecek ve belki bir
gün bitirecekti bu soru onu. Şimdi son bir atak yapıp cevabı vermeliydi.
Düşüncelerin içinde kaybolmuş, hava epey kararmış; saat gece yarısına
yaklaşıyordu.
Çok uğraş verse de bulmak
için cevabı, olmadı. Cevabını bulamadı belki ama değişmek, kaybettiği benliğine
kavuşmak için yeni bir karar aldı.
Evet!
Yeni bir gün, yeni bir
başlangıç olacaktı onun için. Bugün onun miladı, mutlu olmak için çabalamanın
ilk günüydü. Şimdi derin bir nefes aldı ve söz verdi kendisine. Her ne olursa
olsun anmayacaktı geçmişi. Hatırlamayacaktı o bitmişliği, tükenmişliği, yitmişliği...
Şimdi uyuyacak ve yepyeni bir
hayata uyanacaktı. Yepyeni ve mutlu olacağı bir hayata…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder