9 Nisan 2014 Çarşamba

Eski Dostlar


Sessizliğin sesini dinlemekten nefret etmiş bir beden, sevgiye susamış bir ruh ile birleşince,hüsran tablosunun o ürkütücü yanı birden aydınlanıyordu. Sabahlara kadar ağlamaktan yorgun düşmüş biçare gönlüne,beyhude bir uğraşla derman arayan kadın; umutsuzluğun engin denizinde kulaç atıp, boğulmamak için elinden geleni yapıyordu.
 
Hasretini çektiği o kalabalık yaşantısını anımsıyor, yüzünde beliren ani bir tebessüm, yerini gözyaşlarına bırakıyordu.
Dönüp arkasına baktığında "Dolu dolu yaşadım" diyebiliyordu. Diyebiliyordu ama bir yandan da akıp giden o zamanları, bu dünyadan göçüp giden dostlarını, onları çok özlüyordu. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olsa da yıllarca anlatsa bitiremeyecek kadar çoktu onlar.  
Gramofonda yine o şarkı çalıyordu. Elinde kahvesi ile balkona kurulmuş, balkonun muhteşem manzarasına ve denizin eşsiz mavisine aldırmadan, bir noktaya odaklanmış, eski günleri yâd ediyordu. Gözünde canlanan dostlarını anımsayınca içi tekrar tekrar cız ediyor, gözyaşları sel olup akıyordu. Akan gözyaşları ile eşlik ediyordu şarkıya... 

"Eski dostlar,eski dostlar.
Hayal meyal düşler gibi..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder