Y
|
ine hüzün çökmüştü şehrin
merkezine…Gidenlerin acısı, kalanların yüreğine oturmuş; kalkmak nedir bilmiyordu.
Yangın sonrası her yanı kül olmuş bir hengame misali, derin bir sessizlik,
anlamsız bir durgunluk hakimdi etrafa. Kimse kimseyle konuşmuyor, yaşananlara
anlam veremiyordu.Gökyüzünün rengi değişmiş, beti benzi atmış ürkek bir çocuğun
yüzü gibi bembeyazdı. Her tarafı kaplayan bulutlar, insanların içini kaplayan
bu derin yasın gözyaşlarını şehrin üzerine boşaltmaya hazırlanıyordu.Eskiden
her yana hakim olan bu asi şehrin güçlü uğultusundan hiç eser yoktu. Bulutların
renginden midir bilinmez ama bu kaçışan kalabalığın derin sessizliği hiç de
iyiye işaret değildi. Acılarını bu denli sessiz, bu denli paylaşımsız
yaşamaları; fırtına öncesi sessizliğin mi habercisiydi?Yoksa alışılagelmiş
tabloların tekrar tekrar yaşanmasının verdiği bir şaşkınlık, monoton bir üzüntü
hali miydi?
Ara sokakların
ana caddeye açılan yollarının kenarlarını mesken tutmuş seyyar satıcılar, günün
bitimini dört gözle bekliyor; satışlarını arttırmak için uğraşmıyorlar,
bağırmıyorlardı. Sokak müzisyenleri enstrümanlarına öylesine sıkı sarılmışlardı
ki tek bir notanın bile özgürlüğe kavuşmasına izin vermiyorlardı. Az ileride
her gün elinde onlarca balonla çocukların yüzünü güldüren, onları eğlendiren
adam bile bugün balonlarını şişirmekten yorulmuştu.Çiçekçilerin sepetlerindeki
güller, menekşeler,papatyalar yüzlerini yere çevirmiş, mahzun mahzun boşluğu
izliyorlardı.
Gökyüzünde
yaşanan küçük bir hareketlilikten sonra bulutlar var güçleriyle damlaları
yeryüzüne ulaştırıyordu. Yere düşen damlalara eşlik eden gök gürültüsü gün
boyunca sessizliğe alışmış insanları normalden daha da fazla korkutuyordu.
Eve erken
gitmek için bir neden arayanlar, bu ruhsuz sokaklardan uzaklaşmak isteyenler
için bulunmaz bir fırsattı bu. Çok geçmeden boşalan sokaklarla birlikte şehir
bile kendine hayret eder bir hale geliyordu. Bu cadde daha önce hiç bu kadar
yalnız, hiç bu kadar kimsesiz kalmamıştı.
Acınası halde
olan bu şehrin inzivaya çekilme vakti gelmiş, yavaş yavaş karanlığa teslim
olmaya başlıyordu. Bu şehir bugünü yorgun, ruhsuz ama yarının güzel geçeceği
umuduyla tamamlıyordu.
Ve gün nihayet bitti.